Merkel, ''Protestan Kilise Günü'' çerçevesinde yaptığı konuşmada, "BMGK'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki düzeni yansıttığını, ancak Soğuk Savaş sonrası, günümüzdeki düzeni yansıtamadığını" söyledi.
Daimi üyelerin veto hakkının sınırlandırılmasının gerçekçi olmayacağını belirten Merkel, ancak Güvenlik Konseyine yeni üyelerin katılımı için çaba harcanabileceğini kaydetti. Merkel, böylece, BM'nin 60-70 yıl önceki kuruluşu dönemindekinden daha fazla sayıda ağırlığı bulunan ülkenin varolduğunun gösterilebileceğini bildirdi.
İnsanların dini inançları nedeniyle haksızlığa uğramasının, baskı görmesinin kabul edilemez olduğunu da ifade eden Merkel, ''Biz Hristiyanlar olarak diğer dinlerle diyalog için elimizi uzatıyoruz. Ancak bunun karşılığında da burada ülkemizde doğal kabul edilenlerin, başka ülkelerdeki Hristiyanlar için de geçerli olmasını bekliyoruz'' ifadesini kullandı.
AB'nin, Tunuslu mültecilerin alınmaması konusundaki tutumunu da savunan Merkel, Tunus'tan gelenlerin baskı gördükleri için değil, daha iyi ekonomik şartlar için geldiklerini, özgürlüğün bulunduğu ülkelerdeki insanlara kendi yurtlarında daha iyi ekonomik şartlar sağlanması için yerinde yardım yapılması gerektiğini kaydetti.
''Herkes Avrupa'ya gelsin'' söyleminin yanlış bir mesaj olacağını belirten Merkel, buna karşılık Suriye ve Lübnan gibi ülkelerden gelen mültecilerin insani nedenlerden dolayı AB'ye kabul edilebileceğini belirtti.