|
|
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’na “hayır” demelerinin şekilsel değil esasen içeriksel olduğunu söyledi.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşması’nın kurucu ortağı olan Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs’ın tüm münhasır ekonomik bölgelerinde hak sahibi olduğunu kaydeden Çakıcı, Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’nın Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakları ile Londra - Zürih Anlaşmaları’nı yok saydığını savundu.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Çakıcı, “karada devam eden bölünmüşlüğe, denizleri de katma girişimi” olarak niteledikleri Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’nın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Kıbrıslı Türkler’in toplumsal haklarını yok saymasının yanı sıra, “taksim” politikasına da hizmet ettiğini iddia etti.
Mehmet Çakıcı, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölge alanlarının tüm Kıbrıslılara ait olduğunu, dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyeti’nde toplumsal hakları bulunan Kıbrıslı Türkleri yok sayarak çalışma başlatan Rum Yönetimi’nin yanlış yaptığını söyledi. Çakıcı, “Ancak, Türk tarafı da yanlışa, yanlışla cevap verdi” dedi.
Çakıcı, “Rum Yönetimi’nin yanlışına karşılık, savaş çığırtkanlığı yapılması nedeniyle, tüm dikkatlerin Rumlar’ın yaptığı yanlıştan çok, savaş tehdidine çevrilmesine neden olduğunu” savundu.
Türkiye’nin, Garanti Anlaşması ile sadece Kıbrıslı Türkler’in garantörü değil, Yunanistan ve İngiltere ile birlikte, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve Anayasal düzeninin garantörü olduğunu kaydeden Çakıcı, “İşimize geldiğinde garantörlükten bahsederken, işimize gelmediğinde kendimize göre KKTC’den kaynaklandığını iddia ettiğiniz haklar öne sürerseniz, bu doğru olmaz” şeklinde konuştu.
“DOĞRU ZEMİN ÇOK ÖNEMLİ”
Uluslararası hukuk ve doğru zeminde mücadele etmenin önemine dikkat çeken Çakıcı, şöyle devam etti:
“Geçerli olan uluslararası hukuk temelinde, Kıbrıslı Türkler’in 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan haklarına sahip çıkılsa ve sözü edilen gaz ve petrol kaynaklarından yararlanmanın yolu o zeminde aranmaya çalışılsa, çok daha doğru hareket etmiş olmaz mıydık?”
Çakıcı, “KKTC ile TC arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’na karşı çıkışlarının özünün, içeriksel olmakla birlikte anlaşmada şekilsel olarak da büyük yanlışlıklar olduğunu” söyledi.
New York’taki anlaşmanın KKTC Meclisi ile hükümetinin haberi olmadan imzalandığını iddia eden Çakıcı, anlaşmanın yapılış şeklinin dahi, Kıbrıslı Türkler’in Türkiye ile eşitler arasındaki ilişki biçimine gölge düşürdüğünü savundu.
“ERKEN ÇÖZÜM MUTLAKA”
Mehmet Çakıcı, Kıbrıs’ta çözümsüz geçen zamanın hem Kıbrıslı Türkler’in hem de Kıbrıslı Rumlar’ın aleyhine çalıştığını ve çözümsüzlüğün uzamasının, gelecekte de her iki toplum için çeşitli tehlikeler içerdiğini kaydetti.
Çakıcı, Kıbrıs sorununun çözümünün oldukça önemli olduğunu vurgulayarak, “Çözümle birlikte, münhasır ekonomik bölgelerdeki ekonomik kaynak ve finanstan ortak şekilde yararlanılmalı, bunu yaparken de kimseye ihtiyaç duymamalıyız” dedi.
Mehmet Çakıcı, çözüme odaklanmak yerine çözümsüzlüğü körükleyen bir anlaşmaya onay vermelerinin mümkün olmadığını yineledi.