Soner Yalçın, Büyükşehir’in Konuğu Oldu

17 Şubat 2013 Pazar  19:11

Yaklaşık bin 200 kişilik Antalya Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’na sığmayan izleyiciler için fuayeye ve Perge Salonu’na canlı yayın ekranı kuruldu. Birçok kişi Soner Yalçın’ı merdivenlerden ve sahneden izledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı ile Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Antalya Şubesi tarafından düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptı. Akaydın, “Soner Yalçın, Türkiye’de gerçekleri yazmaktan korkmayan, kalemini satmayan gazetecilerden biridir. Zulmü görmüştür. Kendisine Antalya adına hoş geldin diyorum” dedi.
Daha sonra Soner Yalçın, alkışlarla sahnedeki yerini aldı.
‘BİZ ÇOK KALABALIĞIZ’
Yalçın, konuşmasına, “Ben gazeteciyim ama bir özelliğim daha var. İyi bir gözlemciyim. Bu salona bakıyorum, sadece sizler yoksunuz; Namık Kemal burada, Mustafa Kemal burada, kalpaksız Kuvayı Milliyeciler burada. O kürsüde sadece Soner Yalçın oturmuyor; Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Yalçın Küçük, Mustafa Balbay... Hepsi burada. Biz çok kalabalığız bunun farkında olun” diyerek başladı.
‘ULUSALCI OLMADAN OLMAZ’
AK Parti döneminde tarım arazilerinin 30 milyon hektar azaldığını ileri süren Yalçın, “Bu Belçika büyüklüğünde bir ülke demek. ‘Biz ulusalcıyız’ dediğimiz zaman söylemediklerini bırakmıyorlar. Siz faşistsiniz diye. Ulusalcı olmak demek, bu ülkenin toprağına sahip çıkmak demektir. Ulusalcı olmadan milliyetçi olunmaz, sosyalist olunmaz, komünist olunmaz. Önce bu ülkeye sahip çıkacağız, Kürtüyle, Türküyle bu toprağı koruyacağız” diye konuştu.
‘İKİ TÜRLÜ GAZETECİ VAR’
İki türlü gazeteci olduğunu ifade eden Yalçın, “Bunlardan biri başarı odaklı gazeteci. Kendine bir strateji belirliyor. İyi maaş alıyor, iyi koltuklarda oturuyor. Şan şöhret sahibi oluyor. Onun dışındakiler onun için önemli değil. Onun amacı sadece o, iyi bir hayat süreyim istiyor. Dolaysıyla eşyanın ve paranın kölesi oluyor. Bir de, bedeli ne olursa olsun gerçeği yazan gazeteci var. Hakikati halka ulaştırmak istiyor. Türkiye’de gerçeği söylediğiniz yazdığınız zaman başınıza gelmedik kalmıyor. Bunu bileceksiniz. Gerçekle yan yana durmazsanız yok olursunuz. Nice iktidar gölgesinde yaşamış gazeteciler olmuştur. Ama yok olup gittiler. Ama gerçeği yazan gazeteciler hep var oldular. Biz de gerçeğe odaklı bir gazetecilik yaptık. Bu, kimsenin hizmetine girmemek, mürit olmamak demektir. İktidarı da patronu da takmamak demektir. Bırakın iktidarı, patronu; konu gerçek olduğunda o gazeteci babasını bile tanımaz, yazar. İşte bizi terörist yapan, zindana atan bu tarzdır” ifadelerine yer verdi.
‘BÜYÜK OYUNU ANLAYIN’
Soner Yalçın, sık sık alkışlarla kesilen sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki neden beni içeri attılar. Sizinle ilişkimi, diyaloğumu kesmek istediler. Çünkü ben bir şey biliyorum. Bunu küçük olaylara bakarak anlayamayız. Büyük bir oyun var. Büyük oyunu teşhis edemezsek tedavi bulamayız. Nedir peki bu? Ülkelerin özgürlüklerini, demokrasilerini ele geçirip yok eden bir canavar var. Bu canavarı bileceğiz. Bu canavarı bilmezsek 2B meselesini anlayamayız. 30 milyon hektar tarım arazisi yok oldu. Türkiye kendi kendine yeten 6 ülkeden biriydi. Samanı bile dışarıdan alır hale geldik. Bunun ne olduğunu bilmezsek, bağımsızlığımızı neden kaybettiğimizi anlayamayız. Soner Yalçın’ın neden tutuklandığını anlayamayız. Bakın çok ciddi söylüyorum; Kürt sorununu anlayamayız. Size ben, o büyük tabloyu anlatmak için geldim.”
TÜRKİYE’NİN 11 EYLÜL’Ü
11 Eylül 1973’deki Şili Darbesi’nin dünya için bir milat olduğunu hatırlatan Yalçın, “11 Eylül dediğimiz zaman aklınıza ne geliyor? ABD’de ikiz kuleleri yıkan El Kaide’nin eylemi geliyor. Ama bizim 11 Eylülümüz daha geride. 11 Eylül 1973’te başlıyor. Şili’de halkın oyuyla iktidara gelmiş Salvador Allende, General Pinochet tarafından darbeyle indirildi. Öldürüldü. Şili Darbesi’nin bizim 2B tarım arazileriyle ne alakası var diyebilirsiniz. Ama yakından ilgisi var. 11 Eylül 1973 Şili darbesi sadece Türkiye için değil dünyada bir milattır. Daha önce de birçok askeri darbe oldu. Şili’de neler olduğunu bilmezseniz Türkiye’de 12 Eylül darbesini de anlayamazsınız” şeklinde konuştu.
NEO-LİBERAL POLİTİKALAR
Yalçın şöyle konuştu: “Şili’de o askeri darbeyle bir askeri laboratuvar kuruldu. Ülkeyi laboratuvar yaptılar. Bir plan denediler; neo-liberalizm. Başarılı olacak mı olmayacak mı? Ülkenin başına bu neo-liberal politikaları uygulamak üzere bizim Turgut Özal gibi bir başkan getirdiler. Ve ekonomiyi düzenlemeye başladılar. Peki bu nasıl bir ekonomi? Sosyal devleti bitireceksiniz, ücretlere zam falan yok, yaşayabileceği kadar vereceksiniz. Herkes kemer sıkacak ve böylece Şili kalkınacak yalanını söylediler. Paradan para kazanmaya çalışan küresel sermayeye ülkenin kaynaklarını satmaya başladılar. Özelleştirme denilen şey Şili’den başladı. Bu politikalar sosyal devleti ortadan kaldırıyor, eğitimi, sağlığı paralı hale getiriyor. Paran varsa her şeye sahipsin. Yoksa yaşama hakkın yok. Bu sistemi sosyalist bir başkana kabul ettirebilir miydi? Sosyalist Allende kamulaştırmalar yapmış önemli bir insandı. Bugün aynı politikalar için yeni bir kavram oluşturdular: Liberal muhafazakarlık”.
Söyleşi sonunda alkışlanan Soner Yalçın’a, Başkan Mustafa Akaydın ve ADD Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş, plaket ve çiçek verdi. Yalçın, daha sonra Cam Piramit’te devam eden TÜYAP Antalya Kitap Fuarı’na geçerek kitaplarını imzaladı.



Sayfa Adresi: http://www.byturco.com/haber/Soner-Yalcin-Buyuksehir-in-Konugu-Oldu/378839