Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye 15 Yılda Daha Önce Hiç Olmadığı Kadar İleri Seviyelere Ulaştı

11 Nisan 2018 Çarşamba  23:52

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde "Binbir Renk Tek Millet" ismiyle düzenlenen "Büyük Roman Buluşması"nda kürsüye Esat Kabaklı'nın seslendirdiği "Vatanına göz dikeni ez oğlum" isimli türkü eşliğinde çıktı, bu sırada salondaki Roman vatandaşlar da ellerinde Türk bayraklarıyla türküye eşlik etti.

Burdur'da dün trafik kazası geçiren Kabaklı'nın bugün ameliyat olduğunu ve kendisiyle görüştüğünü belirten Erdoğan, kendisine acil şifalar diledi.

Salonda bulunanları Romanca selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasımpaşa'daki Roman arkadaşlarının ortak anılarını anlattığı videonun kendisini duygulandırdığını, doğduğu, büyüdüğü mahalleye, Kotra'ya götürdüğünü dile getirdi. Erdoğan, "Orada sınıf arkadaşlarım vardı, beraber top oynadığımız arkadaşlarım vardı. O mahallede o kardeşlerimizin ne kadar çalışkan olduğunu görürdüm. Şu anda o tabloyla artık yeniden 10-11-12 yaşıma döndüm. Ama oradan sadece doktor, öğretmen çıkmıyor aynı zamanda cumhurbaşkanı da çıkıyor." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Bunların medeniyetten nasibi yoktur"

Bakmayın siz Almanların o Nazi uygulamasıyla Romanlara yaptıklarına, bakmayın daha şurada 3-5 sene önce Fransızların Romanları Fransa’dan adeta yurtdışı ettiklerine. Bunlar medeniyiz diye konuşurlar, geçinirler ama bunların medeniyetten nasibi yoktur.

"Birileri bu işin taklidini yapar, biz ise aslını yaparız"

Sevgili Roman kardeşlerim, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Bugün burada Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde siz değerli Roman kardeşlerimizle bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum.

Birileri bu işin taklidini yapar, biz ise aslını yaparız. Biz yaşarız, birileri siyasi yatırım yapar. Sizler aracılığıyla Türkiye’deki, dünyadaki tüm Roman kardeşlerimize özellikler sevgilerimi, selamlarımı yolluyorum.

"Biz hepimiz de birbirimizi Allah için seviyorduk"

Bizim Roman kardeşlerimizle muhabbetimiz, ifade ettiğim gibi çok eskilere, çocukluk yıllarımıza dayanır. Kasımpaşa’da Roman kardeşlerimizle yan yana evlerde büyüdük, sokakta beraber oyun oynadık, kağıttan toplar yaptık, sokak aralarında yuvarladık, yuvarlandık, aynı okula gittik, aynı camide omuz omuza ibadet ettik. Hayatımızın her anını bir arada yaşadık. Bizim için Türk, Roman, Kürt, Laz, Boşnak, Gürcü yoktu. Biz hepimiz de birbirimizi Allah için seviyorduk, Allah’ın bir kulu olarak yürüyorduk.

Ne diyor o güzel Roman şarkısında; ille de Roman olsun, ister taştan, çamurdan olsun. O da Allah kuludur her kim olursa olsun. Evet, hepimiz de Allah’ın kulu olduğumuz için birbirimize de öyle bakıyor, öyle davranıyoruz.

"İnsan yanlış yollara sapma eğiliminde bulunan bir varlıktır"

Ülkemizde ayrımcılık hiç olmadı mı? Şimdi de olmuyor mu? Elbette vardı, az da olsa bugün de oluyor. Sadece Romanlara değil, toplumun her kesimine yönelik bu tarz olumsuz düşünceler, tavırlar, davranışlar görülüyor. İnsan eşref-i mahlukat olmasının yanında bireysel ve toplumsal düzeyde yanlış yollara sapma eğiliminde bulunan bir varlıktır. İşte az önce kemaniyi dinledik değil mi? Bir Roman, ama nasıl bir kemani. Konuşturuyor, ağlatıyor… Bakın bu dünyada şu anda ünü olan bir kardeşimiz. Mesele onun ruhundan ne çıkıyor. Mesele, o ruh dışarıya nasıl yansıyor ve ona değer vermek işte eser müessiriyle değerlidir diyor şair. Burada da nereye bakacaksın o eserin sahibine.

"Üstünlük sadece takvadadır, Allah’tan korkmadadır"

Kardeşlerim, Peygamber Efendimiz, veda hutbesinde bakın ne buyuruyor; insanlar rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyah olanın da kırmızı olana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Allah nezdinde en kıymetli olanınız ondan en çok korkanınızdır. Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz, bize insanlara nasıl bakmamız gerektiğinin ölçüsünü gayet açık şekilde gösteriyor.

Irkından, teninden veya bir başka beşeri hususiyetinden dolayı kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır. Allah’tan korkmadadır.

"Demek ki oradan Cumhurbaşkanı da çıkabiliyormuş"

Hayatımız boyunca hep ‘yaratılanı severiz yaratandan ötürü’ anlayışıyla hareket ettik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan Başbakanlığımdan Cumhurbaşkanlığı’na hangi göreve geldiysek Roamn kardeşlerimle iç içe oldum, irtibatı hiç kesmedim. İşte aynı mahallede doğduk, aynı mahallede büyüdük. Demek ki oradan Cumhurbaşkanı da çıkabiliyormuş, Başbakan çıkabiliyormuş… Gerek bu tarz toplantılar vesilesiyle gerek illere yapıtımız ziyaretlerle gerekse de Kasımpaşa’ya yaptığım ziyaretlerde Roman kardeşlerimle kucaklaştım, halleştim, helalleştim. İnşallah bundan sonra da ömrümüzün sonuna kadar devam edeceğiz.

"İskan Kanunu’nu değiştirdik ve ayrımcı ifadeleri ortadan kaldırdık"

Biz Roman kardeşlerimize Fransa gibi Fransız kalmayacağız. Tabii Roman kardeşlerimize olan sevgimizi, muhabbetimizi sadece sözde bırakmadık Ülkemizin çok önemli bir rengi olarak gördüğüm Roman kardeşlerimize yönelik olarak mevzuata yansımış olan uygulamaları kaldırdık. Az önce de ifade edildi. 2006’da İskan Kanunu’nu değiştirdik ve ayrımcı ifadeleri ortadan kaldırdık. Yine aynı yıl polis talimatnamesindeki ayrımcı ifadelerin kaldırılmasını sağladık.

2009 yılı sonunda ise Başbakan Yardımcı’mızın başkanlığında Türkiye’nin 36 ilinde faaliyet gösteren federasyonların ve derneklerin katılımıyla bir Roman Çalıştayı topladık. Böylece Cumhuriyet tarihinde Roman vatandaşlarımız meselelerini devletin en üst düzeyinde konuşma, tartışma imkanı buldular.

"31 merkezde toplam 4608 sosyal konut inşa ettik"

Roman vatandaşlarımızın konut sorunlarını çözmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’mız ile TOKİ’nin iş birliğinde bir proje başlattık. Ülkemizin farklı yerlerindeki 31 merkezde toplam 4608 sosyal konut inşa ettik.

Roman kardeşlerimizin aylık 130 lira taksitle ödemesini yaptıkları bu konut projesini maalesef devam ettiremedik. Çünkü yapılan sosyal konutlar TOKİ’nin genel konsepti gereği çok katlı binalardan oluşuyordu. Oysa Roman vatandaşlarımız, müstakil evlerde yaşama kültürüne sahipler. Şehirlerdeki arsa maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle bakanlığımız bu projeyi finanse edemediği için konut yapımına ara verildi. Şayet Roman vatandaşlarımız kendi aralarında kuracakları kooperatifler vasıtasıyla arsa meselesini çözmede bize yardımcı olurlarsa inşallah konut inşası konusunda kendilerine yardımcı olmaya devam edeceğiz.

"Nefret ve ayrımcılık suçları yeniden tanımlanmıştır"

Roman vatandaşlarımızın yaşadığı yerlerdeki camiler, özel olarak görevlendirilen imamlarımız vasıtasıyla aktif bir şekilde faaliyet gösteriyor. Türk Ceza Kanunu’nda 2014 yılında yapılan değişiklikle nefret ve ayrımcılık suçları yeniden tanımlanmıştır. Buna göre, bir kişinin dilinden, ırkından, milliyetinden, renginden, cinsiyetinden, engelinden, siyasi düşüncesinden, felsefi inancından, dininden ve mezhebinden kaynaklanan nefret nedeniyle fiil işleyenlerin cezası artırılmıştır.

Şimdi bu ne demektir? Ben Roman federasyonlarına ve konfederasyon başkanına bir şey söylüyorum. Dil çalışmasını bence geliştirin ve bu konuda da Başbakan Yardımcım Hakan Beyin de takibinde fayda var. Parti olarak da Öznur Hanım’ın bu işi takibinde fayda var diyorum. Bu dil, sizin kendi aranızda bir defa bütünleşmenizi daha da artıracaktır, daha da geliştirecektir.

"Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ndaki hususlar adım adım hayata geçiriliyor"

Faaliyete geçirdiğimiz Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Kamu Denetçiliği gibi müesseselerin görevlerinden biri de vatandaşlarımıza yönelik ayrımcılıklarının engellenmesidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’mızın koordinatörlüğünde 2016 yılında hazırlanan Roman vatandaşlara yönelik Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ndaki hususlar adım adım hayata geçiriliyor. Bu çerçevede Roman vatandaşlarımızın istihdamına destek olmak amacıyla eğitim seviyelerinin yükseltilmesine ve mesleki beceri kazanmalarına yönelik projeler geliştiriyoruz. Nitekim sadece son 13 yılda istihdama katılmalarını sağlamak için 5608 Roman vatandaşımızın mesleki eğitim, kurs ve programlarından yararlanabilmeleri sağlanmıştır. Siroma adıyla yürütülen bir başka projeyle de 12 ildeki Roman vatandaşlarımızın eğitim, sağlık, iş gücü, sosyal dayanışma çabalarına yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu liste uzayıp gidiyor.

"Sizler bizim ne yaptığımızı, ne yapacağımızı gayet iyi biliyorsunuz"

Bu vesileyle ilgili kurumlarımızın strateji belgesinde ve eylem planında yer alan hususlarda biraz daha hızlı hareket etmeye, icraata dönük çalışmalara ağırlık vermeye davet ediyorum. Her ne kadar birileri, Romanları sadece Romanlar gününde hatırlayıp istismar malzemesi olarak kullanmaya çalışıyorsa da sizler bizim ne yaptığımızı, ne yapacağımızı gayet iyi biliyorsunuz.

"Ben Roman kardeşlerimin içinde doğdum, büyüdüm"

Bay Kemal 'Ben sizin ayağınıza geldim, Cumhurbaşkanı sizi ayağına çağırıyor' diyor. Bay Kemal, ben Roman kardeşlerimin içinde doğdum, oradan çıktım, oradan geldim. Kaldı ki mesele sadece Roman meselesi değildir, mesele Türkiye'nin topyekun gelişmesi, büyümesi, zenginleşmesi meselesidir. Öyle olduğu zaman 81 milyon vatandaşımızın tamamı bundan istifade eder. Biz Türkiye'yi demokraside ve ekonomide işte bu şekilde geliştirdik, geliştirmeyi sürdürüyoruz.

"Kotra, şimdi değişiyor"

Az önce izlediğimiz Kotra'da ben 6-7 yaşıma gittim. Doğru düzgün hizmet alamadıktan sonra şehrin içinde olsan ne yazar, dışında olsan ne yazar. Kentsel dönüşümşle bunu çözmeye devam ediyoruz. Kotra, şimdi değişiyor. Elbette tek tük olumsuz örnekler çıkabilir. Ancak genel olarak memnun ettiğini söyleyebiliriz.

Hak sahibi vatandaşlarımızın hiçbirini mağdur etmeden, tam tersine hepsinin de kazançlı çıkacağı modellerle bu dönüşümü başlattık, yürütüyoruz. Elbette tek tük olumsuz örnekler çıkabilir ama genel olarak bu projenin tüm tarafları memnun ettiğini söyleyebiliriz.

"Sizi siz yapan vasıflarınızı kaybettiğinizde yitip gidersiniz"

Değişen çevre ve şartlar Romanlarımızı etkiliyor. Önemli olan ruhunuzdaki o saflığı, temizliği, insan sevgisini, neşeyi, muhabbeti muhafaza ederek yeni şartlara uyum sağlamaktır. Sizi siz yapan vasıflarınızı kaybettiğinizde kalabalıklar içinde yitip gidersiniz. Halbuki Rabb'im her kulunu aynı özelliklere, kabiliyetlere, güzelliklere sahip olarak yaratmıştır.

Roman kardeşlerim, elbette daha iyi eğitim, sağlık hizmeti alacak, daha kolay iş bulacak, daha iyi şartlarda yaşayacak ama Roman olmanın verdiği o cazibeden de asla vazgeçmeyecek. Bunu başardığınız anda Türkiye'nin en güzel, en nevi şahsına münhasır, en neşeli renklerinden biri olarak varlığınızı sürdürme imkanına kavuşursunuz.

"Roman olmanın o cazibesinden de vazgeçmeyeceksiniz"

Elbette daha iyi sağlık, eğitim, iş bulacak, daha iyi şartlarda yaşayacaksınız. Ancak Roman olmanın o cazibesinden de vazgeçmeyeceksiniz. Müzik mi icra ediyorsunuz, en güzelini yapın. El sanatlarıyla mı uğraşıyorsunuz, en güzelini üretin. Ticaretle mi iştigal ediyorsunuz, en güzelini ortaya koyun. İşte o zaman önünüzdeki zorlukların, sıkıntıların, ön yargıların birer birer yıkıldığını göreceksiniz. Verdiğiniz mücadelede, Cumhurbaşkanı olarak, şahsımdan başlayarak devletimizin tüm kurumları sizin yanınızdadır. Siz bir gayret ortaya koyacaksınız ki yapılan planlar, programlar, düzenlemeler somut bir neticeye ulaşsın.  

"Türkiye, 15 yılda daha önce hiç olmadığı kadar ileri seviyelere ulaştı"

Türkiye demokrasi ve kalkınma yolculuğunun son 15 yılda daha önce hiç olmadığı kadar ileri seviyelere ulaştı. Her yolculuk gibi kalkınma ve demokrasi mücadelemizde de karşımıza sürekli çelmeler, tuzaklar, oyunlar çıkıyor. İktidara geldiğimiz 2002 yılı kasım ayından bugüne kadar ülkemizin yaşadıklarını gözümüzün önünden şöyle film şeridi gibi geçirdiğimizde bu tablo çok daha iyi anlaşılıyor.

Bu süreçte Türkiye'nin en büyük kazanımı nedir diye sorarsanız, size vereceğim cevap gerçek anlamda bağımsızlığımızı elde etmiş olmamızdır. Diyeceksiniz, Türkiye zaten bağımsız değil miydi? Kağıt üzerinde belki öyleydi ama fiilen her alanda bir yerlere bağımlıydık."

"Afrin'de 4108 terörist etkisiz hale getirildi"

Afrin'de durum, son olarak 4108 terörist etkisiz hale getirildi. Kuzey Irak'ta 337 teröristi etkisiz hale getirdik. Yurt içinde 173 tane teröristi etkisiz hale getirdik. Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde bunların tepelerine tepelerine indik, inlerine girdik.

Afrin'de son durumu aldım. Afrin'de 4 bin 108 terörist etkisiz hale getirildi.

 "Şu ana kadar 80 tanesini getirdik, getirmeye devam edeceğiz"

Ülkede çalışan sayısı 20 milyondan 28 milyona ulaştı. Darbelere, cuntalara teslim olan bir ülkeyle darbecilerin, cuntacıların karşısına sizlerle beraber aslan gibi dikilen, sabah olmadan onları püskürten bir ülkeye aynı nazarla bakılabilir mi? 16 saatte FETÖ'yü defettik. Şimdi kovalıyoruz, onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. İşte Kosova'dan 6 tanesini aldık, geldik, Gabon'dan 3 tanesini aldık, geldik. Nereye giderseniz gidin. Şu ana kadar 80 tanesini getirdik, getirmeye devam edeceğiz

"Ekonomimize saldıranlara sesleniyorum, başaramayacaksınız"

Bu oyunları boşa çıkardık, çıkarmaya devam edeceğiz. Asıl olan sizdeki bu yürek var ya, asıl olan bu. Roman kardeşlerim ceplerinde para olmadan hayat mücadelesi verdiler veriyorlar. Ekonomimize saldıranlara sesleniyorum. Başaramayacaksınız. Irak'ta, Suriye'deki oyunlarınızda nasıl başarılı olamadıysanız, daha önceki oyunlarınızda nasıl başaramadıysanız, şimdi de öyle başaramayacaksınız.

 Kaynak: TRT Haber
















Sayfa Adresi: http://www.byturco.com/haber/Cumhurbaskani-Erdogan-Turkiye-15-Yilda-Daha-Once-Hic-Olmadigi-Kadar-Ileri-Seviyelere-Ulasti/411353