Erdoğan'dan , TRT özel yayınında Önemli açıklamalar

3 Şubat 2019 Pazar  23:00


Vahdettin Köşkü’nde gerçekleştirilen ve TRT ekranlarında canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Serdar Karagöz ve Sermin Baysal Ata’nın sorularını cevapladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta 31 Mart mahalli idareler seçimleri, kampanya süreci ve AK Parti’nin seçim manifestosu olmak üzere; 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmeler, FETÖ ile mücadele, Cumhur İttifakı, Suriye’deki gelişmeler, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti, ekonomik göstergeler ve yeni askerlik yasası gibi pek çok konuda açıklamada bulundu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğanın açıklamalarındaki ana başlıklar :
Cumhur İttifakı'nın farkı ne?
Şimdi ben her zaman birşey söylüyorum özellikle, bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Ama diğerleri ile bizim böyle bir müşteriğimiz yok. Diğerlerinin ise birbirleriyle inanın bırakın azami müştereklerini CHP'nin HDP ile azami müşterek olabilir ama ne İYİ Parti ile ne Saadet Partisi ile böyle bir birlikteliğinin olacağına ben ihtimal vermiyorum. Fakat çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. Onun için de sayın Bahçeli biliyorsunuz onlara zillet ittifakı diyor bende onlara illet ittifakı diyorum. Ama bizimki Cumhur İttifakı'dır. Cumhur olarak bu milletin geneli ve biz burada hayırda ittifak etmişiz. Burada bütünleşmişiz, burada bir olmuşuz beraber olmuşuz. 7 Ağustos'tan itibaren başlayan bir ittifak bu. 7 Ağustos'ta beyefendi oraya bay Kemal nasıl geldi biliyor musunuz? Ben kendisini davet ettim önce gelmiyordu ve gelmeyeceğini de bildirdiler ve son anda Cuma akşamı döndüler demekki çok baskı yapıldı kendisine ve o mahfillerin yaptığı baskı neticesinde son anda geleceği bildirildi. Onu da herkesin bilmesi lazım. Ondan sonra da zaten bizim o Yenikapı Ruhu'na ters hareket etmeye başladı. Bunu da milletimin bilmesi gerekir diye açıklıyorum. Biz Cumhur İttifakı'nı biz milletimizin bir beka meselesi olarak görüyoruz. Bu ortak beka kaygımızla birlikte gelecekle ilgili müşterek birçok değerlerimizi ortaklaşa ortaya koyabiliyoruz. Diyorum ki bizim bu ittifakımız temennim ve duam o dur ki pazara kadar olmaz, mezara kadar olur. 
HDP eşittir PKK"
HDP eşittir PKK eşittir YPG eşittir PYD. Hiç sağa sola bunu saptırmanın anlamı yok. Gerçek ortada bunu zaten başlarındaki kişiler kendileri açık açık söylüyorlar. Bütün bunlarla beraber dikkat edin bunlar kongrelerinde bile ne bayrağımızı asmışlardır ne İstiklal Marşımızı söylemişlerdir. Bizim kültürümüzde, derneklerin, resmi kurumların bu tür şeylerinde İstiklal Marşı'nı okumak zillet midir? O şereftir. O şeref de şerefli olanlara yakışır. Biz şu anda İstiklal Marşımızı bu gururla bu onurla bugüne kadar okuduk. Bayrağımızı da bugüne kadar bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır diyerek her zaman gönlümüzde gönderimizde taşıdık taşımaya da devam edeceğiz. Ama diğerlerinin böyle bir derdi yok. Zorla korku belasına bakıyorsunuz şimdi işte bir tane bayrağımızın ufak bir tane tek gelip kongrelerinde salona bazen birileri herhalde uyarırsa asıyorlar. Ama diğerlerinin böyle bir şeyi var sıkıntısı var ve böyle birşey yapamazlar yapmazlar. CHP'nin bunlarla beraber olması zaten anlaşılır gibi değil. Hele hele İYİ Parti'nin, Saadet Partisi'nin bunlarla beraber böyle iş tutması, o da tabi izahı mümkün değildir.
Suriye'de son durum
Türkiye'nin kuzey Suriye politikası Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bu noktada siyasi birliğini esas alıyor. Biz Suriye halkının dağılıp parçalanmasından yana değiliz. Ne yazık ki şu anda koalisyon güçlerinin böyle bir derdi böyle bir hesabı yok. Fakat biz gerek Rusya gerek İran bu noktada Soçi'de başlayan Ankara'da devam eden Tahran'da devam eden bütün çalışmalarda buna çok çok ciddi kararlı bir vurgu yaptık. Hatta şu anda bulunduğumuz mekandaki İstanbul Zirvesi'nde de burada yine aynı şekilde Rusya-Türkiye-Fıransa-Almanya dörtlü zirvesinde de buna yine vurgumuzu yaptık. Bir defa bizim için Ayn El Arab'tan Kamışlı ve doğuya doğru giden koridoru biz özellikle güvenli bölge olarak ele alıyoruz. Bazıları bunu tampon bölge olarak da değerlendiriyor. Bunun ortalama olarak söyleyeceğim, derinlikleri bunun sayın Trump'ın da ifade ettiği gibi 30-32 kilometre bu bazı yerlerde biraz daha fazla bazı yerlerde biraz daha az olabiliyor. Burayı terör koridoru olarak YPD/PYD bunlar kullanmak istediler biz tabi gerek Cerablus, El Bab Harekatı ile gerek Afrin operasyonları ile bu işi ortadan kaldırmış olduk. İdlib'de bunu çok daha sağlam bir zemine oturtmuş olduk. Eğer İdlib'de de o kararlı duruşumuz olmasaydı en az 300-400 bin İdlib halkı ya sınırımıza ya da sınırı aşmak zorunda kalacaktı içeriye girecekti. 
Sıkıntı Münbiç'te, Münbiç'in asıl halkı yüzde 85-90 Arap'tır. Fakat burada öyle operasyonlar yapıldı ki burada Münbiç'in asli yapısı bozuldu. Demografik yapıyı tersine çevirdiler. Buraya PYD/YPG girdi yani PKK girdi. Şimdi biz de diyoruz ki, Obama bana söz verdi. Fırat'ın doğusunu bunlardan boşaltacağız dedi. Böyle birşey oldu mu? olmadı. Sayın Trump geldi ve Trump ile de biz bunu konuştuk O da bunu yapacaklarını söylediler. Ve o zaman Tillerson vardı ve bir yol haritası noktasında bazı adımlar atıldı. Bu daha sonra öyle bir adım atalım ki bir yol haritası da belirleyelim dendi. Bunun için 90 günlük bir takvim gündeme geldi. Yani 90 gün içerisinde bunu göreceksiniz dendi. Peki böyle birşey oldu mu? Ne yazık ki olmadı. Malesef böyle bir adım olmadı. Şimdi ise sanki biraz emarelerini görür gibiyiz. Münbiç'te şu anda diyoruz ki biz bunun etrafında gerek Rusya gerekse biz buradaki devriye olayını bir çözüme kavuşturalım. Şu anda burada böyle bir adım atıldı. 
"Tehdit altında yaşamak istemiyoruz"
Biz her zaman Suriye halkının yanında olacağız. Fırat'ın doğusunda sayın Trump'ın "Biz çekileceğiz, çekiliyoruz" sözü var. Temmenni ederim ki bunu kısa süre içerisinde de hallederler. Çünkü biz tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Onun için de tehdidin emaresini gördüğümüz anda zaten her türlü hazırlığımız bizim var. Gereği neyse bunu yaparız. Savaş ortamı bunlarda kalkıp da şu tarihte şu tarihde şu bu konuşulmaz. Ne dedik, Münbiç'ten 90 günde çıkacağız dediler ama bakın o 90 gün neredeyse 9 ay oldu çıkmadılar. Ama şu anda tabi niye çıkmıyorsun deyip de kalkıp da buraya operasyon yapacak durumda da değilsiniz. Çünkü hepsinin bir maliyeti var. Bunları da düşünmek durumundayız. Hem insan maliyeti var hem de diğer maliyetler var.
23 bin tır bu bölgeye gelip girmiş olan Irak tarafından silah, araç gereç bütün bunlar bu bölgede. Bütün bunların çekimleri biliyorsunuz TRT sizde de var. Diğer televizyonlarımızda da var. Buralarda bunları izliyoruz. Ve yakalanan silahlar var. Bu silahlar tabi ABD silahları yoğun bir şekilde. Çünkü bırakıp kaçıyorlar. Bir de piyasada bunu satışını yapıyorlar. Mali imkanlardan kaynaklardan bir tanesi de bu. Onun için bu çok yaygın bir şekilde sadece teröristlerde değil oradaki sivil halkın elinde de ABD silahlarını görmek mümkün. 
FETÖ elebaşının iadesi
Terörist başının Pensilvanya'da bunun artık Türkiye'ye verilmesinin gerekliliğini defalarca biz kendilerine vurguladık. Çünkü başka şüpheler artık tezahür etmeye başladı. Bütün bu kendileri ile yaptığımız görüşmelerde bunu gündeme getirmemiz orada FBI'ı devreye getirdi. Yani FBI'ın bazı çalışmalarına bizler de tanık olduk. Temenni ederim ki FBI'ın bu çalışmaları neticesinde buradan artık bir karar çıkması sağlanabilir. Fakat bunların tabi çok daha geçmişe dayanan Kongre'de ayakları var kimin FETÖ terör örgütünün. FETÖ terör örgütüne gönül veren vatandaşlarımın hala bu hassasiyeti anlamamalarını anlamak mümkün değil. Bunlar adeta tapıyorlar. Sıkıntı burada ve hakkında öyle eserler yazmışlar hala yazmaya devam ediyorlar ki yani bunu Müceddid ilan ediyorlar. Garip garip şeyler var. Bunu tabi bizim konuşmamız bizim söylememiz belki bize biraz ağır olacak zor olacak ama artık bunu söylemek zorundayız ki buna hala körü körüne inanan arkasından giden haşa tapan bu insanlar gerçekleri bir öğrensinler takip etsinler ve acaba sorusunu onlar cevap arasın. Bazı eserler önümüze getiriliyor biz onları görünce şok oluyoruz. Bizim bu noktada Trump ile bundan sonra da yapacağım görüşmelerde yine kendisine bunları söyleyeceğim. Bu sorgulamayı biz ilerlettikçe ABD'deki faaliyetler zora giriyor. Onlar da bu noktada bizim yanımıza doğru şöyle kayıyorlar. Fakat biz tabi bunu yine işlemeye devam edeceğiz. Mesela dünyadaki birçok ülkede artık bunların lider konumundaki elemanlarını bize teslim etmeye başladılar. En son Azerbaycan'dan yine çok çok önemli bir ismi bize sağolsun İlham Aliyev kardeşim teslim etti. Daha önce verilenler vardı. Aynı şekilde Kosova'dan altı yedi tanesi alındı. Düşünebiliyor musunuz bunlar oralarda hükümeti düşürebilecek hale gelmişlerdi.
Şimdi bir Soros ne ile anılıyor parasıyla anılıyor. Adam parasıyla ülkelerde darbe yapıyor. Aynı şey mesele bizim meşhur Gezi olaylarının arkasında yine o var. Bunu biz söylediğimizde birileri çıktılar bunu farklı yerlere kanalize ettiler. İlla Soros'un o işin içinde aktif kişi olarak bulunması şart değil onun maşaları var. O maşalara karşı da Türkiye'de savcılık, yargı harekete geçtiği zaman birileri rahatsız oluyor. Olay bu buraya dayanıyor. Dolayısıyla figuranlarla uğraşma olayının yanında bir de arkada bu işin asıl sahibinin perde gerisinde kimler olduğunu görelim artık. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde var, devletin çeşitli kurumlarında, polisimizde, askerimizde var. Onun için kolay değil, yani bu adeta metastas yapmış. Bütün bünyeyi sarmış.
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Kaşıkçı olayı gerçekten ülkemizde cereyan etmiş bir olay olması hasebiyle ciddi manada rahatsız eden bir olay. Herşeyden önce 15 Suudi ajanının 2 uçakla buraya gelmiş olması ve İstanbul'da bir grubun daha önceden gelip bazı tedbirlerini alması ikinci grubun ardından gelmesi ve Cuma günü sayın Kaşıkçı'nın oraya gittiğinde Salı günü de olabilir diyerek göndermiş olmaları sonra Salı günü geldiğinde de malum operasyonun yapılmış olması tabi eşi dışarıda malum bekliyor. Nişanlısını içeriye almıyorlar tabi bütünüyle olaya baktığımızda burada ben iki şeye dikkat çekmek isterim. Bir tanesi, Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr diyor ki işi reddediyor. Nereye atıyor topu yerli işbirlikçilerle yaptık diyor. Bu çok önemli peki Veliaht Prens ne diyor? Başkonsolosluktan çıktı ve ayrıldı diyor. Şimdi kimsenin kimseyi aldatmaya hakkı yok. Başkonsolosluktan çıkmış olsa dışarıda nişanlısı bekliyor nişanlısını alır beraber ayrılırlar. Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr yerli işbirlikçi diyor yerli işbirlikçi ise kim o yerli işbirlikçi? Her ikisini de bir kenara koyduk tabiki her ikisi de yalan. Birisi Veliaht Prens diğeri Dışişleri Bakanı. Daha sonra ne oldu Dışişleri Bakanını görevden aldılar. Burada başka bir durum var bizim özellikle dost bildiklerimizden peki bizi bilgilendirmeyecek misiniz? diyenlere istihbaratımızın kapısını açtık. Onlara dinlettik. Kendi istihbaratçısı diyor ki bu bir felaket bunlar morfinlenmiş diyor. Bunu sağlıklı birisi yapamaz diyor. Bu operasyonu yapanın adli tıp mensubu bir yarbay olduğu belli. Şimdi bu operasyonu yapanın o olduğu ve ben bu işleri kesip biçmeyi iyi bilirim diyor. Bunu bu şekilde yaparken insanın hakikatten yüreği ağzına geliyor. Bu ne vahşettir bütün bu vahşet karşısında hala ben ABD'nin sessizliğini anlayamıyorum. Biz bunu biliyorsunuz ABD istihbarat örgütü CIA'e de dinlettik. Biz istiyoruz ki herşey açığa çıksın. Ortada bir vahşet var, cinayet var. Niye gizliyor sunuz? Biliyorsunuz bizim de misafirimiz oldu Senatör Graham, Kaşıkçı cinayetini 2019 yılında Kongrenin gündeminde tutacağına bize söz verdi.
Türkiye ekonomisi
Bize biliyorsunuz ekonomik alandaki saldırı ilk değil. Bize bu saldırının bir nevini geçmişte de yaptılar 2008'de. Biz onları da yine aldığımız başarılı tedbirlerle hatta benim o meşhur teğet geçti sözüm vardı. Bizi hiç rahatsız etmeden geldi geçti. Buradan halkıma seslenmek istiyorum. Bir defa biz bu ülkede görevi üstlendiğimiz zaman Türkiye'nin milli geliri neydi şu anda Türkiye'nin milli geliri nedir? Buna bir baktığımız zaman nereden nereye geldiğimiz ortada. Kişi başına milli gelirin 3 bin 500 dolar olduğu bir ülkeyi biz bir ara biliyor sunuz 11 bine kadar çıkarttık. Şu son dönemde 10 bin küsür dolarda 2017 sonu itibarıyla söylüyorum. Dolayısıyla bu noktada 10 bin 602 dolar gibi bir seviyeyi yakaladı tabi enflasyonda da biz yüzde 7'lere düşmüştük. Ama faiz oranları da 4,6 da idi. Daha sonra tabi bu Gezi olayları ile bir tırmanma söz konusu oldu ve çift haneliye enflasyon biliyorsunuz çıktı. Şimdi de son gelinen aşamada malum işte politika faizi 24 enflasyon da 20 civarında bu noktaya düştü. Temennim o ki şu anda Merkez Bankası'nın bazı açıklamaları var, Hazine ve Maliye Bakanımızın yaptığı açıklamalar var bu açıklamalar inşallah tahmin olmaktan öte gerçek hale bir an önce gelir. Türkiye olarak benim düşündüğüm şey şu; Biz ekonomide ayakları sağlam basan bir ülkeyiz. Hayali değiliz ayakları sağlam basan bir ülke olarak da yatırımlarımızla bir defa yolumuza devam ediyoruz. Yatırımlarda durmak diye birşey yok. Şu anda Borsa İstanbul ciddi manada adeta pik yaptı yani 100'ün üzerinde buralara kadar tırmandı. Demek ki dünya gidecek yer olarak nereyi görüyor? Türkiye'yi görüyor ve buraya geliyor. Bunun yanında da bizim ihracatımıza bakıyoruz göreve geldiğimizde 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda ihracatımız bizim hamdolsun 168 milyar doların üzerine çıktı. Siz de bir güç, potansiyel varsa bunu yaparsınız. Bu bir artışın olduğunu gösteriyor ve bu konudaki bu kararlı yükseliş devam ediyor. Büyümeye bakıyoruz bizim 2003-2017 yılları arasındaki büyüme oranımız 5,9 civarındaydı şimdi bunu korumak veya bunun biraz altında da olsa böyle bir durumda bile olsak bu büyümemizin de devam ettiğinin bir alameti falikasıdır. Ben büyümede de geri gideceğimize ihtimal vermiyorum. Savunma Sanayinde biz çok ciddi atılımları gerçekleştiriyoruz. Savunma sanayi gerçekten bir ülkenin ekonomisinde adeta ona pik yaptıran sektörlerdir. Burada hani o beyaz yakalı dediğimiz beyin takımlar var ya onlar var. Siz eğer dışarıya ithalle para aktaracaksanız onu siz ithal ile değil siz bizzat yapıyorsanız üretiyorsanız bizim şu anda savunma sanayinden elde ettiğimiz rakamlara baktığmıız zaman 2 milyar doların üzerinde savunma sanayi ürünlerinin ihracatından elde ettiğimiz imkanlarımız var. Turizmde bizim şu anda sadece 40 milyon yabancı turist 6 milyon da yerli turist. Dışarıdan Türkiye'ye gelmek suretiyle 46 milyon şu anda bizim turist noktasında 2018'i böyle kapadık. Mali noktada da 30 milyar dolar turizmden bir gelir elde ettik. Bunlar da yine Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. İstihdamda da 33 milyona yaklaşan işgücü arzı ile tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık. Bunların bence artarak devam edeceğine inanıyorum. Turizmdeki bu patlamaylada mevsimlikteki kaybımızı peyder pey azaltacağız.  
"Bizim görevimiz devlet olarak halkına hem sağlıklı hem daha ucuza ürün yedirmektir"
Büyük şehirlerde soğutma sistemleriyle modern haller kurulması, ürünlerin sağlıklı şekilde halka ulaşmasını sağlayacak. Bunları yaptığımız zaman bu sıkıntıları da büyük ölçüde aşacağız. Biliyoruz ki vatandaşım, tarımla uğraşan halkım, domatesi 2 liraya, 3 liraya orada satıyor, ama öbür tarafta 8 liraya, 9 liraya, 10 liraya, hatta bazen daha da yüksek fiyatla satıldığını görüyoruz. Bu nereden kaynaklanıyor? Aracıdan, tefeciden kaynaklanıyor. Bu işi böyle sürdürmek mümkün değil. Bazı arkadaşlar belki siyasi endişeyle 'Bunu böyle düşünmeyelim, şöyledir, böyledir, filan...' Yani bunu böyle düşünmeyeceğiz ne yapacağız? Bizim görevimiz devlet olarak halkına hem sağlıklı hem daha ucuza ürün yedirmektir. Bunu bizim başarmamız şart. Bunu aynen ette de yaptılar. Ette müdahale etmek zorunda kaldık. 'İthal edeceğiz.' dedim. 'Burada üretenler ne yapacak?' Tamam da o da fırsatçılık yapmasın. Biz de yurt dışından et ithal ettik. Çünkü o ara 35-36-37 liraya kadar kıymanın fiyatı çıktı. Şimdi ise bu fiyatlar 30'un altına düştü. Yine ben arkadaşlarımıza söylüyorum. Aynen bu böyle devam ederse biz, et ithaline devam ederiz. Et ithalinde de aracılara maracılara fırsat vermeden bunu da en ideal şekilde planlamamız lazım. Bakanımız da bu konuda hassasiyet gösteriyor. Aynı şekilde tarlada ürünü hale ulaştırmak ve halden bunun satışını da en uygun fiyatlarla, en uygun imkanla, sağlıklı bir şekilde vatandaşımıza ulaştırma gayreti içinde olmamız lazım. Bu işin üzerine üzerine gidiyoruz. Kimse siyasi endişeye kapılmamalı. Hal Yasası'yla birlikte gerek marketler gerekse bakkal dükkanları vesaire ama bir de tabii çarşı pazar. Çarşı pazar da 'Markette fiyat böyle oldu, benim fiyatım da böyle olsun.' diyerek vatandaşımızı sömürmemeli.
Yeni Askerlik Yasası
Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor. Burada bedelliyi bir kenara koyuyorum çünkü bedelli noktasında olay, şu anki uygulamanın hemen hemen aynısı şeklinde bir durum söz konusu. Özellikle 3, 6, 9'da mesela yedek subay olarak yapmadan tutun da astsubaya varıncaya kadar bütün bunların hepsinin bir değerlendirmesi şu anda yürütülüyor. Bana özet olarak verdikleri bilgilere baktığım zaman inanıyorum ki halkımızı, gençlerimiz çok daha rahatlatacak ve birikimi ortadan büyük ölçüde, büyük oranda kaldıracak bir sistemi inşallah getiriyor. Kısa zamanda da bunu zannediyoruz açıklarız.
"Yerel belediyecilikte çok ciddi bir reformu yapma zorunluluğumuzun olduğuna inanıyorum"
Aday tanıtımlarıyla ilgili gittiğim iller vardı. Onları daha geri plana alacağım. Hiç gitmediğim büyükşehirler ve diğer iller var. Bizde biliyorsunuz iller dedikleri aslında merkez ilçelerdir. İlin bütününü kapsamaz. Mesela benim memleketim Rize, Rize Belediyesi dediğimiz zaman Rize merkez ilçe demektir, diğer ilçeleri kapsamaz. Hatta bununla ilgili de bir çalışma yapsak da onları da adeta büyükşehir benzeri hale getirsek diye bir düşünce vardır. İlçeler, beldeler bunların hepsini böyle böyle bir şeye getirsek o zaman hizmet almada oralar çok daha büyük imkanlara kavuşacaktır ama şu anda belde belediyelerindeki duruma baktığınız zaman o kadar büyük imkanlara sahip olamıyor ama bir ilçe belediyesi altında yapsa belki daha büyük imkanlara sahip olacaktır.
Bu tespiti belediye başkanlığından gelmiş birisi olarak ve zaman zaman arkadaşlarıyla yaptığı müzakereler neticesinde vardığını aktaran Erdoğan, "Bundan dolayı da aslında bizim yerel belediyecilikte çok ciddi bir reformu yapma zorunluluğumuzun da olduğuna özellikle inanıyorum. Temennim odur ki bu seçimlerden alacağımız dersle, bu seçimler neticesinde elde edeceğimiz kazanımlarla inşallah gelecekte bunun da hazırlıklarını yapar, adımlarını atarız.
Halkıma, milletime özellikle gönül belediyeciliği anlayışıyla yaklaşacak belediye başkanları noktasında, halkına efendi olmaya değil hizmetkar olmaya gelecek belediye başkanlarını oyunu verirken değerlendirirse kazanan olacaklarına inanıyorum. Çünkü bu noktada halkına tepeden bakan adeta sanki halkı ona oy vermeye mecburmuş gibi bakanlarla bir yere gidilmez ama 'ben senin hizmetkarınım' diyecek olan belediye başkanları olursa onları da desteklemek suretiyle el birliğiyle, gönül belediyeciliğini iktidara taşırsak bilsin ki AK Parti zaten 16 yıldır bunun ispatını yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Meclis listelerinde de arkadaşlarıma hep telkinim şudur: Ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları, muhakkak meclis listelerinde yerlerini alacaklar. Çünkü her birinin hitap ettiği bir yapı var. Ana kademenin hitap ettiği, kadın kollarının, gençlik kollarının. Hepsini kucaklayacak, kuşatacak bir meclis anlayışıyla demografik yapı orada neyi gösteriyorsa onu, tüm o şehirde kimlerden oluşuyorsa hepsini kucaklayacak bir belediye meclis anlayışıyla meclis listelerini de hazırlayıp halkımızın karşısına öyle çıkalım talimatını da verdim. İnşallah bu anlayışla halkımızı kucaklayarak 31 Mart'tan büyük bir başarıyla çıkalım istiyorum.  dedi
 



Sayfa Adresi: http://www.byturco.com/haber/Erdogan-dan-TRT-ozel-yayininda-Onemli-aciklamalar/412389