Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın,“Sınırlarımızı korumak en doğal hakkımızdır.

17 Ekim 2019 Perşembe  11:05

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, basın mensuplarının Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin sorusuna verdiği cevapta; “Sınırlarımızı korumak en doğal hakkımızdır. DEAŞ’la mücadele ediyor bahanesiyle terör örgütüne silah vermenin, Meksika sınırında uyuşturucu kartelleriyle mücadele ediyor diye bir terör örgütüne destek vermekten hiçbir farkı yoktur” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki gelişmelere ve toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Soru: “Rusya ile Türkiye’nin Münbiç üzerinde yaptığı anlaşmanın detayları? Beyaz Saray’dan da Sayın Erdoğan’ın görüşmek istememesine rağmen Pence’in Türkiye’ye geldiğine dair açıklamalar yapıldı. Böyle bir görüşme olacak mı? Olacaksa detayları, saati belli midir? Bu görüşme öncesinde Amerika ile bir temas olmuş mudur?”
“RUSLARLA SURİYE KONUSUNU UZUN SÜREDİR GÖRÜŞÜYORUZ”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Ruslarla bildiğiniz gibi Suriye konusunu biz uzun süredir zaten görüşüyoruz. Astana sürecinde Rusya ve İran’la birlikte üçlü olarak yürüttüğümüz çok önemli bir süreç var. Oradaki bizim önceliğimiz de gene hem sınır bölgemizin, hem de Suriye’nin tamamının terör unsurlarından tamamen temizlenmesidir, dolayısıyla Rus tarafı da bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir. Yani orada Amerikan bayrağının yerine Rus bayrağının geçip PYD’nin, YPG’nin, bir başka gücün himayesi ya da kontrolü altında olması bizim için kabul edilebilir bir şey değil değildir. Şu anda PYD’nin yapmaya çalıştığı şey de tam da budur işte, rejimle anlaşarak, Rusları yanlarına alarak orada yeni bir oyun kurmaya çalışıyorlar. Bunun gerçekleşmeyeceği çok açık, çünkü Ruslarla bizim bu konuda dün akşam da Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin’le detaylı bir görüşmesi oldu, önümüzdeki günlerde tekrar bir araya gelmek suretiyle bu konunun detaylarını da konuşacaklar.
“PYD-YPG TAHAKKÜMÜNÜN SONLANMASININ ZAMANI GELMİŞTİR”
Burada Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından, siyasi birliği açısından, etnik ve sosyolojik dengeleri açısından da PYD-YPG tahakkümünün artık sonlanmasının zamanı gelmiştir. Bugüne kadar Amerikan himayesinde, Amerikan bayrağı altında buraları adeta talan eden, kendi kendilerine buraların hükümdarlığını ilan eden gruplar, örgütler artık bu rahatlığı bulamayacaklardır, Türkiye bu konuda son derece kararlıdır, biz bunu Rus tarafına da, İran tarafına da, Amerikalılara da, Avrupalılara da çok açık ve net bir şekilde ifade ettik.
Tabi bu Amerikalıların çekilme süreci, Münbiç, Kobani, diğer yerler, güvenli bölgenin doğuya-batıya doğru genişlemesi, bütün bu konularla ilgili de detayları önümüzdeki günlerde konuşmaya devam edeceğiz. Yarın bizim Ruslarla bir dizi temasımız olacak, önümüzdeki günlerde de onlarla konuşmaya devam edeceğiz.
SINIR GÜVENLİĞİ
Bu bağlamda ikinci sorunuza geçmek isterim. Bu konu bildiğiniz gibi Amerika’nın da sıcak gündeminde. Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Bize zaman zaman Amerika’da bu konuda çok büyük bir baskı var, bir kamuoyu baskısı var diye ifade edilen konuyu biz not ediyoruz. Ama bilelim ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin de bir kamuoyu var, burada da bizim insanlarımızın güvenlik öncelikleri var, ulusal öncelikleri var. Nasıl Amerika Birleşik Devletleri Meksika sınırını güvence altına almak için birtakım tedbirlerden bahsediyorsa, yani bunu önemsiyorsa ki biz öyle bir yola başvurmadık, işte duvarlar örelim, şöyle yapalım, böyle yapalım diye, aynı şekilde bizim sınırlarımızı korumak da en doğal hakkımızdır. Burada DEAŞ’la mücadele ediyor bahanesiyle terör örgütüne silah vermenin, Meksika sınırında örneğin uyuşturucu kartelleriyle mücadele ediyor diye bir terör örgütüne destek vermekten hiçbir farkı yoktur. Geçmişte Amerika Birleşik Devletleri bu hataları çok yaptı, kontrgerilla adı altında dünyanın değişik yerlerinde, Latin Amerika’da, Orta Avrupa’da, Orta Doğu’da, Afganistan’da bu hataları çok yaptılar ve şu anda da maalesef PYD-YPG politikasında sıkışıp kalmış durumdalar, bunu da gayet iyi biliyorlar, birebir konuştuğumuzda bunu da açıkça ifade ediyorlar, onlar da bir çıkış arıyorlar.
Bizim önerimiz son derece bellidir, Amerikan yardımı gelmeden önce, desteği gelmeden önce Suriye’de PYD-YPG gibi böyle bir silahlı güç yoktu. Orada yaşayan Kürtler Suriye’nin asli unsurları olarak Esad rejiminin baskısı altındaydılar. Ve hatırlayın bu konuyu ilk defa gündeme getiren de Sayın Cumhurbaşkanımızdı. Yani Esad’a ilişkilerimizin iyi olduğu, bu katliamlar başlamadan önceki dönemde Suriye Kürtlerinin haklarını, hukukunu gözetmesi, onlara vatandaşlık ya da işte pasaport, kimlik vermesi, oralara yatırım yapması konusunda ilk uyarıları yapan Sayın Cumhurbaşkanımızda. Yani Suriye Kürtleri şehirleri, işte Kobani veya diğer yerler kimsenin gündeminde bile yokken, hatta ifadeyi mazur görün, umurunda bile değilken onların sorunlarını ilk dile getiren kişi de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır, insanlar bunu unutmuyorlar. Ama orada başka bir oyun oynanıyor, buna karşı bizim pozisyonumuz bellidir, terör unsurlarından temizlendiği zaman bu bölgede barış, istikrar ve refah hâkim olacaktır.
“SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN ABD BAŞKAN YARDIMCISINI KABULÜ PLANLANMAKTA”
Amerika Başkan Yardımcısının da bu çerçevede yarın bir ziyaret için buraya geldiğini biliyoruz. Bugün zaten İletişim Başkanımız da onunla ilgili bir düzeltme yaptı bildiğiniz gibi, Sky News muhabirinin soruyu biraz karmaşık sorması neticesinde cevap sanki hayır, onunla görüşmeyeceğim gibi algılandı. Kastettiği, bugün Ankara’da bulunan Amerikan heyetiyle görüşmeyeceğim idi -ki onlarla biz görüştük- bizden sonra da Sayın MİT Başkanımızla ve Millî Savunma Bakanımızla görüşmeleri olacak, yarın Dışişleri Bakanımızla görüşmeleri olacak. İlk görüşmeleri biz de yaptık, gündemle ilgili konuları değerlendirdik. Yarın da Sayın Cumhurbaşkanımızın Amerikan Başkan Yardımcısını kabul etmesi planlanmakta, bunda şu anda bir değişiklik öngörülmüyor. Saati vesairesi yarın netleşecek, zaten kesinleştiği zaman sizinle de paylaşırız.”
“ESAD REJİMİYLE RESMÎ OLARAK BİR TEMASIMIZ YOK”
Soru: “ABD Ulusal Güvenlik Danışmanıyla bir görüşme gerçekleştirdiniz, 1,5 saat sürdü bu görüşme, paylaşabileceğiniz bir detay var mı? Uzun zamandır kamuoyundan, özellikle dünyadan yapılan çağrılar var Suriye rejimi ile Türkiye’nin bir masaya oturması yönünde. Rusya’dan gelen bir açıklama var, özellikle Dışişleri, İstihbarat yetkililerinin görüştüğüne dair Türkiye ve Suriye arasında. Böyle bir görüşme var mı? Şayet böyle bir görüşme varsa bu yeni bir başlangıcın işareti olarak yorumlanabilir mi?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bizim Esad rejimiyle resmî olarak bir görüşme temasımız yok. Bir mesaj iletilmesi gerektiğinde, özellikle bizim askerlerimizin can güvenliği söz konusu olduğunda bunu genellikle Ruslar üzerinden ya da İranlılar üzerinden zaten iletiyoruz. Dolayısıyla şu anda böyle bir görüşme trafiği söz konusu değil. Esad rejimi konusunda, Esad konusunda bizim pozisyonumuz bellidir. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu yine pek çok vesilesiyle ifade etmiştir, burada bir değişiklik yok. Bizim amacımız; Astana ve Cenevre süreçlerini bir araya getirip Anayasa Komitesinin yazacağı ya da revize edeceği yeni anayasa çerçevesinde bir geçici hükûmet kurulmak suretiyle seçimlere gidilmesi ve Suriye halkının özgür bir şekilde tercih edeceği yönetimin iş başına gelmesidir. Bunun için de çalışmalarımız siyasi süreçte bundan sonra da devam edecek.
“OBAMA DÖNEMİNDEN KALMA YANLIŞ POLİTİKANIN TRUMP DÖNEMİNDE DE DEVAM ETTİRİLMESİ BÜYÜK BİR HATA”
Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien’la bugün benim bir görüşmem oldu. Tabii ki gündemdeki en sıcak konu olarak Barış Pınarı Harekâtını, bunun gerekçelerini, çerçevesini ve bundan sonraki seyrini konuştuk. Bildiğiniz gibi 6 Ekim akşamı Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Trump’la yaptığı telefon görüşmesinde Sayın Cumhurbaşkanımız açık bir şekilde bugüne kadar Amerikalılarla güvenli bölgenin birlikte tesis edilmesi konusunda pek çok görüşme yaptığımızı, ama maalesef bunlardan arzu ettiğimiz neticeyi alamadığımızı açıkça ifade ettiler. Bizim güvenlik kaygılarımızı karşılayacak bir düzenleme yapılmadığı, aylardır bunun üzerinde çalışıldığı hâlde hâlâ bir oyalama taktiğinin devam ettiği, bizde bu kanaatin ağır bastığı ve artık beklememizin, sabretmemizin, daha fazla bu süreci uzatmamızın mümkün olmadığını açık bir şekilde ifade ettiler ve ondan sonra da bildiğiniz gibi 9 Ekim’de de bu harekât başladı. Bununla ilgili başta bir değerlendirme yaptım, onları tekrar etmek istemiyorum ama bu görüşlerimizi biz Amerikalı muhataplarımıza da açık ve net bir şekilde ifade ettik. Obama döneminden kalma bu yanlış politikanın Trump döneminde devam ettirilmesinin büyük bir hata olduğunu da ifade ettik.
Tabii burada çok ironik şeyler de oluyor. Amerikan siyaseti açısından baktığınız zaman, özellikle Amerika’daki Evanjelist kitlenin PYD’yi, YPG’yi savunur hâle gelmesi, herhalde yakın siyasi tarihin en büyük ironilerinden bir tanesi. Yani Suriye’de ayrılıkçı gündemi olan Marksist-Leninist bir terör örgütünü Texas’taki, Utah’daki bir Evanjelistin savunuyor olması ve bunu da oradaki Hristiyanları koruma güdüsüyle yaptığını iddia etmesi, gerçekten çok ilginç bir duruma işaret ediyor.
“SİVİLLERİN ZARAR GÖRMEMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK”
Biz özellikle Hristiyan azınlıkların ve diğer azınlıkların, Yahudilerin korunması konusunda büyük bir hassasiyet içerisinde olduk, sivillerin korunması konusunda büyük bir hassasiyet içerisinde olduk. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında ne kadar büyük bir hassasiyet gösterdiğimizi bütün dünya biliyor. Biz şehitler verdik, Özgür Suriye Ordusu şehitler verdi, sivillerin zarar görmemesi için de elimizden geleni yaptık. Bazen operasyonların süresi uzadı, bazen planlarda değişiklik yapıldı yeter ki siviller zarar görmesin diye. Buna mukabil Rakka Operasyonunda 4 bine yakın sivilin hayatını kaybettiğini hatırlatmak isterim. Musul’da yapılan DEAŞ karşıtı operasyonlarda bir tahmine göre 9 ila 11 bin arasında sivilin hayatını kaybettiğini hatırlatmak isterim. Bizi sivil ölümleri konusunda uyaranların dönüp bu karnelerine bakmaları gerekiyor. Biz bu noktaları da, bu hususları da muhataplarımıza açık ve net bir şekilde ifade ettik. Yani harekâta yönelik bu tür eleştirilerin yersiz olduğunu, başka bir gündemin amacına hizmet ettiğini açık bir şekilde ifade ettik. Tabii bugün ve yarın bu görüşmelerimiz de devam edecek. Yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın kabulüne kadar hazırlıklarımız da devam edecek. Bizim pozisyonumuz net, güvenli bölgenin oluşturulması ve bu bölgeden terör unsurlarının tamamen çıkartılması. Dolayısıyla PYD-YPG unsurlarının buradan çıkartılması, daha önce bize söz verildiği gibi ağır silahların toplanması, tahkimatların dağıtılması, bunlar gerçekleştiği zaman zaten Barış Pınarı Harekâtı büyük oranda hedeflerine ulaşmış olacaktır.”
“İNCİRLİK ÜSSÜ’NÜN STATÜSÜYLE İLGİLİ ŞU ANDA BİR DEĞİŞİKLİK ÖNGÖRÜLMÜYOR”
Soru:  “Barış Pınarı Harekâtı’ndan rahatsız olan ABD yaptırım kararları almıştı. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan da AK Parti Grubunda bu yaptırımlara tepki gösterdi ‘azdan az-çoktan çok’ diyerek, misliyle karşılık verileceğini söyledi. Nasıl bir karşılık verilecek efendim Türkiye tarafından? İncirlik Üssü’nün kapatılacağı yönünde bazı iddialar var, bu iddialara yorumunuz ne olacaktır?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “İncirlik Üssü’nün statüsüyle ilgili şu anda bir değişiklik öngörülmüyor arkadaşlar.
Yaptırımlarla ilgili şunun altını çizeyim: Daha önce de benzer tehditlerle gelenler oldu, yaptırımlar da uygulandı, ama neticesini hep birlikte gördük. Türkiye güçlü bir ülkedir, Türkiye onurlu bir ülkedir. Devlet kurumlarıyla, toplumuyla, siyasetiyle, Parlamentosuyla, ekonomisiyle birlik beraberlik içerisinde bu tür tehditlere asla prim vermeyecek bir ülkedir. Yönetim ya da Kongre farklı yaptırımlar geçirebilir. Bunların hiçbirisi bizim varoluşsal, ulusal güvenlik sorunlarımızı kendi imkânlarımızla çözmemizin önünde bir engel olmayacaktır. Biz hâlâ bu sorunları birlikte çözelim diye bir çabanın içerisindeyiz. Müttefiklerimizle konuşarak, anlaşarak hem bizim güvenlik kaygılarımızı ortadan kaldıracak, hem Suriye’yi rahatlatacak formüller üzerinde çalışabiliriz diyoruz. Ama böyle tehditlerle geldiklerinde, şunu yaparız-bunu yaparız gibi iddialarla ortaya çıktıklarında geçmişte nasıl cevaplarını aldılarsa bundan sonra da alırlar.
“YAPTIRIMLARA MİSLİYLE KARŞILIK VERİRİZ”
Sayın Dışişleri Bakanımız da ifade etti, bu tür yaptırımlara misliyle karşılık veririz. Bununla ilgili de Dışişleri Bakanlığımız bir hazırlık yapıyor zaten şu anda. Yani onların bu konuda bir çalışması varsa, elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bunu karşılıksız bırakmayacaktır. Bu bizim kararlılığımızı zayıflatmaya dönük bu tür hamleleri dikkate almayacağımızı, tam tersine ülkemizin çıkarları için, askerlerimizin can güvenliği için, bölgenin barış ve selameti için sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğimizi de açıkça ifade etmek isterim.”
Soru: “Net bir tarih var mıdır Sayın Erdoğan’ın Putin’le görüşmesine ilişkin? O'Brien görüşmenize ilişkin olarak, Amerika’nın size getirdiği, sunduğu teklif neydi? Zira Başkan Erdoğan’ın Trump görüşmesinde bir ateşkesten söz edildi ve Başkan Erdoğan bunu net bir dille olmayacağını söyledi, yeniden böyle bir teklif gündeme geldi mi?”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Ruslarla tabii ki temasımız daha önce de ifade ettim devam ediyor, bundan sonra da görüşmeye devam edeceğiz. Yakın bir vadede de Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin’le bir yüz-yüze görüşmesi de olacak ki bu konuları aciliyetine binaen detaylı bir şekilde ele alabilsinler. Tarihi bende, şimdilik paylaşmayayım müsaade ederseniz.
İkinci sorunuza gelince; evet Sayın Trump da telefon görüşmesinde böyle bir ateşkesten bahsetmişti ve Sayın Cumhurbaşkanımız da çok açık ve net bir şekilde terör karşıtı bir operasyon yürüten bir ülkenin bir terör örgütüyle ateşkes yapmayacağını, hiçbir şekilde müzakere masasına oturmayacağını, kimsenin arabuluculuğunu kabul etmeyeceğini net bir şekilde ifade ettiler. Biz de aynı pozisyonu Amerikalı mevkidaşlarımıza açık ve net bir şekilde ifade ettik.”



Sayfa Adresi: http://www.byturco.com/haber/Cumhurbaskanligi-Sozcusu-Kalin-Sinirlarimizi-korumak-en-dogal-hakkimizdir-/413167