Arınç, Diyarbakır Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin organize ettiği kahvaltı programında güneydoğulu işadamları ve dernek başkanları ile bir araya geldi.
Türkiye'de 2002 yılından itibarin tek başına iktidar gerçeği olduğunu hatırlatan Arınç, öncesindeki koualisyon hükümetleri döneminin aksine istikrarın ülkeye hakim olduğunu kaydetti.
ATEŞİN SÜREKLİ YANMASINI İSTEYENLER VAR
Türkiye'de Kürt sorunu olsun, Güneydoğu sorunu olsun bütün sorunların temelinde mevcut anayasanın olduğunu ifade eden Arınç, "Yeni bir anayasa yapmamız lazım. Kürt Türk çatışması, doğu-batı, alevi-sünni çatışmaları tahrik edilir. Biz bunları yaşıyor. Türkiye'de ateşin sürekli yanmasını isteyip, ateşe sürekli odun atmaya çalışanlar, dış ve iç mihraklar bu çatışma ortamını devam ettirmeye çalışıyor. Annelerin kan dursun taleplerine mutlaka kulak vermemiz lazım." diye konuştu.
KARŞI ÇIKAN ÇEVRELER ÇOK GÜÇLÜ
Milli Birlik Projesi kapsamında yapılan çalışmaları anlatan Arınç, bu sürecin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Arınç, şöyle konuştu: "Bu işe devam etmemiz güçlü bir hükümet kurmamıza bağlı. Çünkü bu işe karşı çıkan çok önemli çevreler var. Bu çevreler aynı zamanda güçlüdür. Ellerindeki güç sadece para gücü değil, psikolojik güçtür, dış desteklidir, içeride ajanları da vardır. Yapılacak her şeyin önüne medya desteği ile de başka desteklerle de çıkmasını bilecek kadar güçlüdürler. Unutmayın hükümetimiz döneminde 55 tane mafya ve çete çökertilmiştir. Faili meçhuller bugün soruşturuluyor. 10 sene evvel kimse konuşamazdı."
Referandum maddelerinin değişikliğinde çok sıkıntı çektiklerini anımsatan Arınç, halkın yüzde 58 oyla 'evet' demesinin arından darbeleri ve darbecileri koruyan hükümlerin anayasadan çıktığın belirti. Anayasanın geçici 15. maddesi olmadığı için savcıların, yaşı ne olursa olsun darbenin generallerini çağırdığın kaydetti.
BU MUHTEŞEM BİR GELİŞME
Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun için savcılar, yaşı ne olursa olsun darbenin güçlü generallerine 'gel bakayım sen bu işi neden yaptın' diye sorabiliyorlar. 10 sene önce bunu desen, 'sen üstün açıktı kötü rüya görmüşsün' derlerdi. Bak şimdi bir tanesinin ömrü yetmedi, birisi ise Gata'ya yattı acil olarak. Birisi de 'kaybedecek bir şeyim yok, isterseniz gelin konuşayım' demeye başladı. Darbe yapana 'gel bakalım, sen bu haltı niye işledin' diye soruyor. Bu muhteşem bir gelişme. Bunu biz sağladık. CHP oylamalara katılmadı aleyhinde bulundu. MHP hayır oyu verdi. BDP katılmadı iki maddeye katıldı sadece. Bizim 330 milletvekilimiz olmasaydı bunu millete götüremeyecektik. 6 kişi daha hayır oyu verseydi böyle bir şey olmayacaktı."
Arınç, bugün yapılan seçimde Yargıtay Başkanlığı'na Nazım Kaynak'ın seçilmesini ise şu cümlelerle yorumladı: "Biraz önce kulağıma üflediler çok mutlu oldum. Yargıtay Başkanı sayın Gerçeker'in görev süresi dün bitti. Bugün sabah yapılan ilk turda, benim güzel kardeşim sınıf arkadaşım Nazım Kaynak Yargıtay başkanı odu. Çok güzel. Kahraman Maraşlı, yurtta beraber kaldığımız, her şeyinden emin olduğum prırıl pırıl bir Anadolu delikanlısı. Yılardır Yargatay'da idi zaten. Benim sınıf arkadaşım. 6. hukuk dairesinde çalışmış. Ama birinci turda arkadaşlar. Hasan Gerçeker 60. turda seçilmişti. Telefon dinleme kayıtlarında çıktı, 'ne olur bir oy bir oy' diye birilerini harekete geçiriyordu. Çok şükür birinci turda." seçildi.
Türkiye'nin bu cesaretli adımlarla çok şeyler kazandığını dile getiren Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "12 Haziran'da sonra gücümüz olursa, destek büyük olursa su yoldan şaşmayacağız, doğru bildiklerimizi yapmaya devam edeceğiz. Bağırmadan çağırmadan ama bu iş doğrudur neye mal olursa onun gereğini yapacağız, diyeceğiz." dedi.