Serdar Denktaş, konuyla ilgili yazılı açıklamasında, UBP hükümetinin geçirmeye çalıştığı özelleştirme yasa tasarısının kendi içerisinde çelişkilerle dolu; halkın, özelleştirilecek olan kurumlardaki çalışanların ve ülkenin çıkarlarına hizmet edeceği son derece şüpheli bir tasarı olduğunu ileri sürdü.
Demokrat Parti’nin prensip olarak özelleştirme karşıtı bir parti olmamasına rağmen “icraatlara ve sonuçlarına yeterli önemi vermemekle” suçladığı UBP hükümetiyle doğru dürüst bir özelleştirme programının uygulanamayacağını savunduğunu kaydeden Serdar Denktaş, UBP hükümetinin bu güne kadar adına “özelleştirme” dediğini ama gerçek bir özelleştirme ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bazı girişimler yaptığını öne sürdü.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, özetle şu görüş ve önerleri dile getirdi:
“Stratejik kurumların özelleştirme kararlarının sadece Bakanlar Kurulu tarafından değil ama daha geniş tutulacak bir kurul tarafından alınması onay ve sorumluluğu daha geniş bir siyasi yelpazeye yayacaktır.
Özelleştirilmesine karar verilen kurumların verilen karardan sonra özelleştirilmesinden vazgeçilmesini içeren 5(3.) maddesi gerekçeleri net değildir.
Özelleştirmeden sorumlu Bakanlığın özelleştirme sonrası izleme ve takip yapması 6(4)(f) fiilen çok kolay olmayacaktır. Bu konuda yasada eksik olan “Özelleştirme üst kurulu” oluşturulmalı, bu kurul rekabet kurulu ile eş güdümlü olarak çalışarak tüm özelleştirmelerin takibini yapmalıdır.
Özelleştirilecek kurumla ilgili olarak Değer tespit komisyonunun tespit edeceği değerin ihale sonuçlanıncaya kadar gizli tutulması dünyada benzeri görülmemiş bir uygulamadır. Böyle bir uygulama zaman ve kaynak israfı yanında suistimale son derece açık olacaktır.
Değer tespit komisyonunun tespiti özelleştirme öncesi “taban fiyat” olarak açıklanmalıdır.
Yasaya “Değerini bulamayan mallar satılmaz” ibaresi konulmalı ve ileri bir tarihte ihale yeniden düzenlenmelidir.
Yasanın 15. Maddesinde yer alan ve özelleştirilecek olan kurumların kirasında bulunan hazine malı ve hali arazilerin sözleşmelerinin devam ettiği ibaresi kabul edilebilir değildir. Mevcut kurumların bünyesinde bulunan bu tip malların kira mukaveleleri en düşük düzeyden yapılmıştır. Sözkonusu kiralar güncel düzeylere çekilmeli ve ilgili malların özelleştirme gerekçeleri dışında kullanılmaması sağlanmalıdır.
İnkişaf sandığının hisselerinin özelleştirilmesi Vakıflar Bankası’nın da özelleştirme kapsamına alınacağı anlamını vermektedir. Bankacılık sektörü Merkez Bankası kural ve esaslarına göre çalışmaktadır dolayısıyla Vakıflar Bankasına ait İnkişaf sandığının özelleştirilmesinde Merkez Bankası sorumlu ve yetkili olmalıdır.
İlgili yasada Havalimanları ve limanların işletme hakkı 49 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre 25 yılı geçmemelidir. Bu yerlerde çalıştırılacak olan devlet personelin maaşlarının nasıl ödeneceği açık değildir. Çalıştırılacak olan Devlet personelinin asgari rakamı belirlenmeli ve ücretleri işletme hakkını devralan kurum tarafından karşılanmalıdır.
Yapılacak özelleştirmelerin her türlü resim harç ve KDV den muaf tutulması (madde 56) yasal değildir. Tüm işlemlerde devletin koyduğu resim harç KDV ve vergiler ödenmelidir.
İlgili yasanın 57(3) maddesi uyarınca özelleştirmede çalışacak kamu personelinin özelleşecek kurumlarda 2 yıl süreyle çalışamayacağı ibaresi daha net olarak kaleme alınmalı, süre 7 yıla çıkarılmalı ve çalışanların 1. derece yakınlarını da kapsamalıdır.
İlgili yasada KKTC sermayesi için pozitif ayrımcılık uygulanmalı, Devlet stratejik kurumlarda “altın hisse” ve ileriki devirlerde söz sahibi olmalıdır.
Özelleştirilecek olan kurumlarda çalışan personelin kamu kurumlarına aktarımı veya belirli süreler için bu personelin sosyal güvenlik ödemelerinin devlet tarafından üstlenilmesi esasen özelleştirme gerekçelerinin ruhuna aykırıdır.
Özelleştirilecek kurumlardaki personelin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarının devlet tarafından üstlenilmesi zaten zor durumda olan bu kurumların batırılması anlamını taşımaktadır.”
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
.jpg)
k1.jpg)
