Ahmet Kaşif, Zorlu Töre, Afet Özcafer, İlkay Kamil, Hasan Taçoy, Ergün Serdaroğlu, Türkay Tokel ve Ejder Aslanbaba'nın katıldığı toplantıda Kaşif UBP' nin eski UBP olmadığını söyledi.
İşte konuşmanın tam metni şöyle;
Değerli medya mensupları öncelikle bir tatil günü olmasına rağmen basın toplantımıza gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz.
Çok sevdiğimiz UBP’den ihraç edilen, dışlanan milletvekilleri olarak degil, UBP’deki kurultay delegelerinin en az yarısını parti tabanının ise coğunluğunun görüşleri ile Sayın İrsen Küçük’le ülkemiz, halkımız, UBP yararına siyasi mücadele veren temsilciler olarak karşınızdayız.
Son iç siyasi gelişmeler malumunuzdur.
Vaktinizi mümkün olduğunca az alarak sizlere gelinen noktadaki görüşlerimizi aktaracak bundan sonra izeleyeceğimiz tutumla ilgili bilgi vereceğiz.
Okuyacağım metinden sonra ben ve arkadaşlarım sizlerden gelecek sorulara yanıt vermeye hazır olacağız.
Üzerinde duracağımız dört konu var;
1. Gelinen nokta ile ilgili değerlendirmemiz.
2. Ulusal Birlik Partisi yetkili organları tarafından ‘kesin ihraç’ kararı ile UBP Ortak Disiplin Kurulu’na sevk edilmemiz karşısında takınacağımız tavır.
3. Halkımız ve Ülkemizin beklentileri karşısında yapmayı tasarladıklarımızın ana hatları.
4. Demokrat Parti ile güç birliğimiz.
Sevgili medya mensubu arkadaşlar, biz bundan sonra geriye değil ileriye bakacağız.
Bugün son kez bazı konulara değinip, artık enerjimizi halkımızın sorunlarının çözümü için çareler, projeler üretmeye harcayacağız.
UBP’de birlik-beraberliği , sevgi-saygıyı sağlamak yapılan yanlışlardan vazgeçilmesini temin etmek için herşeyi yaptık ama maalesef partiyi ele geçiren yasa, tüzük, etik kural tanımayan, vefa nedir bilmeyen yanlış İrsen Küçük zihniyeti buna izin vermedi.
Herkes yaşanan süreçte neler olduğunu biliyor.
Ulusal Birlik Partisi artık o halkın bildiği parti değildir.
Ulusal Birlik Partisi bin bir oyun, baskı, vaat, dağıtılan imkanlar, işe alımlar, yasa ve tüzük ihlalleri ile tabanın ve halkın istememesine rağmen Genel Başkan seçilen Sayın Küçük tarafından eski sevdası Toplumsal Atılım Partisi (TAP)’ne dönüştürülmüştür.
Sayın Küçük TAP’laştırdığı UBP’de kendisine TAPan insanlar istiyor.
Sayın Küçük’ün TAP’laşmayı kabul etmeyenlere yaşam hakkı tanımayacağı Genel Başkan seçildikten hemen sonra sergilediği tavırlarla belli olmuştu.
Bu anlayış hem 21 Ekim2012 sonrası yapılan Genel Sekreterlik ve Genel Yönetim Kurulu seçimlerinde, Genel Sekreter Yardımcısı atamalarında , hem de Fuat Namsoy’un istifası sonrasında gerçekleştirilen 11 Mayıs 2013 tarihindeki Genel Sekreterlik seçiminde net bir şekilde tescillenmiştir.
Sayın Küçük son iki yıldır çeşitli vesilelerle ortaya konulan ülke ve parti yönetiminin iyi olmadığına ilişkin tüm değerlendirmeleri dikkate almamış sadece ve sadece kendisini düşünmüştür.
Herkesin bildiği üzere bardağı taşıran son damla Sayın Küçük’ün bizlere çok net olarak verdiği sözleri tutmaması, iki yüzlü davranmasıdır.
Biz koltuk ya da çıkar peşinde değiliz.
Eğer böyle bir anlayışa sahip olsak, hedeflerimizden, ilkelerimizden vazgeçip, tabanımızın, halkımızın çıkarlarını bir tarafa koyarak Sayın Küçük’e boyun eğsek, boyunduruğuna girseydik emin olunuz ihya edilirdik.
Biz , ülkemiz, halkımız ve hizmet için bir vasıta olarak gördüğümüz Ulusal Birlik Partisi’nin başarısı için herşeyi göze alarak yola çıktık.
Sayın Küçük’ün niyeti bizi dışlamak yok etmekti.
Hedefi bizi seçim zamanına kadar partide tutmak sonra aday yapmayarak siyaset dışına itmekti.
Biz Sayın Küçük’ün bu niyetini yaptığımız yoklamalar sonucunda net bir şekilde gördüğümüz için ülkeyi ve Ulusal Birlik Partisi’ni bir an önce Sayın Küçük’ün verdiği zararlardan kurtarmak adına Cumhuriyetçi Türk Partisi, Demokrat Parti ve Toplumcu Demokrasi Partisi ile temas kurduk.
Temaslarımızda bizimle aynı görüşlerin paylaşıldığını saptadık.
Ülkeyi Sayın Küçük başkanlığındaki hükümetten kurtarmak, doğal olarak Sayın Küçük dışındaki bir kişinin oluşturacağı hükümet ile adil, dürüst, her türlü partizanlıktan uzak olarak 29 Eylül’de seçime gitmek.
Yalnız bu noktada CTP Genel Başkanı Sayın Özkan Yorgancıoğlu, muhalefette yer alan bir parti olarak devamlı suretle en erken zamanda bir seçim yapılması hususunu vurguladıklarını, bu nedenle daha yakın bir seçim tarihi önerilmesi halinde bunu da partinin yetkili organlarında değerlendirmek istediklerini söyledi. Ancak erken seçime gidilmesi, Küçük Hükümeti’nin artık ülkemize zarar verdiği için yeni bir seçim hükümeti kurulması konularında bizimle uzlaşmışlardır.
Geçtiğimiz Pazartesi’nden itibaren Cumhuriyet Meclisi’nde yaşananlar, radyo-televizyonlarda söylenenler, gazetelerde söylenenler çok taze olduğundan tekrarlamak istemiyorum ama şunu vurgulamakta fayda görüyoruz:
Biz verdiğimiz tüm sözlere bağlıyız.
Başkalarının ne yaptığı bizi ilgilendirmez. Biz özümüz ve sözümüz bir yolumuza devam edeceğiz.
Sayın Küçük’ün politikalarına, uygulamalarına karşı bizimle birlikte karşı çıkan, toplantılarımıza katılan iki arkadaşımız erken seçim ve güvensizlik önergelerine imza koymadılar. Bu onların kendi kişisel kararlarıdır.
Biz imza koyan 8 milletvekili yine tüm tüzük kuralları çiğnenerek Küçük’ün talebi ve baskıları ile Genel Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi’nde alına kesin ihraç kararları ile Ortak Disiplin Kurulu’na verildik.
Şimdi bizden savunma isteniyor.
Ortak Disiplin Kurulu ve Ulusal Birlik Partisi’ne saygımız baki kalarak vurgulamak isiyoruz ki, Sayın Küçük’ün başkanlığındaki yönetime savunma vermeyi zül sayıyoruz.
Kesinlikle savunma yapmayacağız.
Biz Sayın Küçük’ün iki dudağı arasına sıkışacak insanlar değiliz.
Bugünden itibaren Sayın Küçük’ün ele geçirdiği Ulusal Birlik Partisi’nden istifa ediyoruz.
İstifa yazılarımız yarın sabah, Meclis oturumu başlamadan Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı’na sunulacaktır.
Peki bundan sonra ne yapacağız….
Bundan sonra ülkemizin artık bir reform bir değişim sürecine girmesinin şart olduğu inancı ile siyaset yapmaya devam edeceğiz.
Değerlenirmelerimiz ve temaslarımız sonucunda Demokrat Parti –Ulusal Güçler oluşumuna destek verme kararı almış bulunuyoruz.
Bu oluşum konusundaki temas ve görüşmelerimiz gayet olumlu bir şekilde devam ediyor.
Ama henüz son noktaya gelinmiş değil.
Beklentimiz , çabamız ve niyetimiz önümüzdeki birkaç gün içerisinde sonuca ulaşmaktır.
Bu birliktelik kesinlikle milletvekili seçilebilme adına sağlanmış kısa süreli bir olay olmayacaktır.
Hedefimiz bu şemsiye altına toplanacak aynı idealleri paylaşanlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni gerçek anlamda yaşatıp yüceltmek, Kıbrıs Türk Halkı’nı yeni, reformist, ilerici, çağdaş bir anlayışla daha refah, daha mutlu, yaşam kalitesi daha yüksek bir noktaya taşımaktır.
Hedefimiz, Anavatan Türkiye ile karşılıklı sevgi-saygı ve anlayışla ilişkilerimizi en ileri ve en doğru noktaya getirmektir.
Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş ve diğer yetkililerle hedef birlikteliğimiz var.
Hedeflerimizi, ilekelerimizi inşallah birlikte düzenleyeceğimiz basın toplantısı ile sizlerle paylaşacağız.
Son olarak şu noktayı hatırlatmakta fayda görüyoruz; Demokrat Parti ile Ulusal Birlik Partisi 2010 yılında eski hesapları temizlemiş Cumhurbaşkanlığı ve Belediye seçimlerinde işbirliği yapmışlardı.
UBP’den Sayın Küçük zihniyeti ile dışlanmamız, atılmamız söz konusu olduğuna göre bizim Demokrat Parti-Ulusal Güçler olgusuna destek vermemiz gayet doğaldır.
Hiç kimseye kırgın, kızgın değiliz
Politikada kızgınlık, kırgınlık olmaz.
Hiç kimse ile şahsi bir hesabımız yoktur.
Keşke yapmasaydık diyeceğimiz, pişmanlık duyacağımız hiçbir şey yapmadık.
Çok kısa süre sonra doğruları söylediğimizin, Sayın Küçük’e karşı çıkışımızın ne kadar doğru olduğunu UBP tabanı ve halkımızın yanı sıra Sayın Küçük’ün şu anda çevresinde olanların da teslim edeceğinden eminiz…
Ama geç olacak.
Biz, sadece ve sadece Kıbrıs Türk Halkı ve UBP tabanının geniş bir kesiminin sesine kulak vererek Sayın Küçük’ün yanlış parti ve ülke yönetimine karşı çıktık.
Sadece ve sadece çok sevdiğimiz ülkemize hizmet vermek istiyoruz.
Takdir içinden çıkmaktan, bir parçası olmaktan gurur duyduğumuz Kıbrıs Türk Halkı’nındır.
Teşekkür ederiz..
Sorularınız varsa ben ve arkadaşlarım yanıtlamaya hazırız.